Alternatif Tedaviler ile İlaçsız Yaşam Mümkün mü?

Photo of author

By Kendinle İlgilen

Alternatif tedaviler ile alternatif tıp çoğu zaman karıştırılır. Aslında karıştırılması çok normal çünkü alternatif tıp nihayetinde modern tıbba alternatif tedaviler sunan anlamına geliyor. Öte yandan ilaç, modern tıbba ait bir kelime olarak algılanıyor. Oysa 1900’lü yıllardan önce “insanları iyileştiren her şeye ilaç” deniyordu.

Yazımda bitkilerle tedavi alternatif tedavilerden sayılır mı, bazı hastalıklardan ilaçsız kurtulmak mümkün mü, bağışıklığımızı güçlendirerek ne tip hastalıkları engelleyebiliriz, alternatif tedaviler ile tüm yaşamı ilaçsız geçirmek mümkün mü, başka bir deyişle hiç ilaç kullanmadan sadece bitkisel desteklerle yaşamak mümkün mü, gibi soruları cevaplamaya çalıştım.

Alternatif Tedavilerin Özünü Bitkiler Oluşturur

Alternatif tedavilerin belkemiğini bitkiler oluşturur. İnsanoğlu, bitkileri ve alternatif tedavi yöntemlerini eski çağlardan beri ve halen kullanıyor.

İlaçsız yaşam için bazı alternatif tedaviler
Alternatif tedavilerle ilaçsız yaşam mümkün mü

Dünyanın hemen her yerinde büyük bir öneme sahip olan bitkiler, ülkemizde de sık sık sağlık amaçlı tüketilmektedir. Çünkü vücut, doğru dozlarda tabiatın verdiği besinlerle kendini iyileştirmeyi bilen bir mekanizmaya sahiptir.

İlaçsız yaşam, alternatif tedaviler, doğal ürünlerin kullanımı gibi ifadelere hepimiz aşinayız. Bu yöntemlere konu olan bitkilerin gücünün yadsınamaz bir büyüklüğe sahip olduğunu ifade etmemiz mümkündür.

Hem vücudun hastalıklara karşı korunmasını hem de iyileşmesini sağlamak için bitkisel yöntemlere ve bağışıklığı güçlendiren besinlere başvurulmaktadır.

Bu doğrultuda doğal ürünler kullanarak pek çok hastalıktan kurtulan azımsanamayacak bir kitle vardır ve bazı hastalıkların “ilaçsız” iyileşebildiği gerçektir. Peki ilaçsız yaşamak mümkün müdür? Yazıda bu soruya cevap arıyorum.

Alternatif Tedaviler İle İlgili En Büyük Sorun

Yukarıda anlattığım gibi, acaba doğal beslensek, tamamen sağlıklı besinler tüketsek, bağışıklığı güçlendiren besinlere odaklansak, sigara içmesek, alkol almasak, her gün temiz havada dolaşsak, spor yapsak, arada arındırıcı doğal ürünlerle vücudumuzu ağır metallerden, radyasyondan temizlesek yine de hasta olur muyuz? Evet olabiliriz. Çünkü kontrol edemeyeceğimiz pek çok değişken var.

Peki bu kadar sağlıklı ve doğal yaşarken hasta olduğumuzda, tamamen bitkisel veya bazen hayvansal tedavi yöntemleri denesek? diye sorabilirsiniz. Tabii ki deneyebilirsiniz ancak neyi ne kadar kullanacağınızı ne kadar iyi biliyorsunuz?

Doz Ayarlaması Yapılmadan Tedavi Olmaz

Alternatif tedavilerle ilgili en büyük sorun, doz ayarlamasıdır. Modern tıbba girmiş olduğu halde pek çok doğal ürün ile ilgili yeterli sayıda bilimsel çalışma yoktur. Bu gerçekten ciddi bir sorun.

Çörek Otunun Dozu Biliniyor

Örneğin halk arasında “çörek otu ölüm dışında her derde devadır” denir ama kimse tam olarak kaç gram ve ne kadar süre ile kullanılacağını bilmez, bilen çok az sayıda kişi elbette var çünkü çörek otu ile ilgili bilimsel çalışmalar mevcut (günde en az 2 gram tüketilmeli, bunun altında günlük çörek otu yağı kullanımının gözle görülür bir faydası yok).

Bitki Çaylarının Dozu Bilinmiyor

Peki ya sağlıklı dediğimiz, bağışıklığı güçlendiriyor dediğimiz diğer doğal ürünler? Bunlarla ilgili de doz önerisinde bulunan bilimsel çalışma var mı? Blogta “Bitki Çaylarının Faydaları – 17 tanesi” başlıklı yazımda 17 bitki çayının faydalarını anlattım. Ancak yazıda da belirttiğim gibi, bu faydaları görmek için günde 5 bardak mı içilecek yoksa 1 bardak yeterli mi, her bardakta kaç gram çay kullanılacak, kimse bilmiyor.

Modern Tıpla İlgili En Büyük Sorun

Modern tıp özellikle kronik hastalıkları iyileştirmede yetersiz kalıyor. Örneğin şeker hastası olanlar yıllarca ilaç kullandığı halde iyileşemiyor. Hatta yoğun ilaç kullanımına bağlı başka hastalıklar geliştiriyorlar. Başka bir örnek ise kanser hastalarında kullanılan kemoterapi. Benzer şekilde, depresyon hastaları da yıllarca ilaç kullanmalarına rağmen çoğu zaman iyileşmiyor.

Modern tıp ve alternatif tıp
Modern tıp ve alternatif tıp

Yukarıdaki gibi örnekler çoğaltılabilir. Bu da insana şu soruyu sorduruyor: Acaba ilaçlar iyileştiriyor mu yoksa sadece belirtileri (semptomları) mi ortadan kaldırıyor?

Bu sorun o kadar büyük ki, genel olarak Türkiye’deki doktorların modern tıbbın emrettikleri dışında kalan tüm tedavi yöntemlerine burun kıvırmalarını gölgede bırakıyor.

Örneğin son gittiğim doktora çörek otu yağını sorduğumda, “ben öyle şeyler bilmiyorum” demesi ve küçümser şekilde bana bakması, sanırım bu yazıyı okuyanların da başına sık sık geliyordur.

Doğal Ürünler ile Bitkisel Tedavi Yöntemleri Popülerleşiyor

Son dönemlerde aslında tam tarih vermek gerekirse 2000’li yılların başından itibaren insanlar uyanmaya ve suni yaşamdan doğal yaşama geçme eğilimi göstermeye başladı. 1970’lerde sigarayı öven, 1980’lerde margarini tereyağından üstün tutan televizyon reklamlarının yerini, doğal ürünler etiketiyle satılmaya başlanan ürünler aldı.

Bitkisel yöntemler, modern tıbba immünoterapi, fitoterapi gibi isimlerle girmiş olduğu halde bu alanlarda yapılan klinik çalışmalar çok azdır. Oysa bu yöntemler Türkiye’de ve dünyada yoğun bir şekilde talep görmeye başlamıştır.

Almanya’da doktorların %66’sı hastalarının tedavisinde bitkisel ürünler reçete ederken, Japonya’da bitkisel tedavi oranı %70’leri buluyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl milyonlarca kişi, şifa bulmak ya da tedavilerini desteklemek için, tamamlayıcı tıp alanında uzmanlaşmış hekimlere başvuruyor, nüfusun neredeyse yarısı sağlığını bitkisel ekstrelerle destekliyor.

Eğer amaç hastaya şifa vermekse, etkinliği kanıtlanmış tüm tedaviler, yaklaşımlar desteklenmeli, tanınmalı ve bu tedavilerden faydalanmak hastanın en doğal hakkı olmalı. Bugün bile, yaygın olarak reçete edilen binlerce ilacın neredeyse yarısı ya bitkisel kaynaklıdır ya da bitkilerden elde edilen maddelerin kimyasal taklitleridir. Kaynak: Yeşilay – Bitkilerin İyileştirme Gücü Hakkında Her Şey

Dünya genelinde ilaç sektöründe de bitkilerin şifalı etkilerinden ciddi şekilde yararlanılmaktadır. 20.yüzyıla baktığımızda biyokimya ve kimya alanında meydana gelen gelişmeler sonucunda, bitkiler ilaçların yapımında kritik bir rol oynamaktadır. Toksikolojik, farmakolojik ve gerçekleştirilen klinik çalışmalar, bitkilerin yoğun bir şekilde kullanıldığını ifade etmektedir.

Özellikle sayısız aktarın bulunduğu ve bitkisel açıdan bakıldığında son derece gelişmiş bir florası olan ülkemizde bitkisel tedavi yöntemleri ve dolayısıyla ilaçsız tedavi yöntemleri büyük bir ilgi görmektedir.

Bitkilerin İyileştirme Gücü

Bitkilerin doğru kullanılması ve sağlıklı beslenme kurallarına riayet edilmesi ile kronik hastalıklar dahil pek çok hastalığa şifa bulunabilir.

Fitoterapinin uygulama alanına giren bu alternatif tedavi yöntemleri, tüm kronik hastalıkları tam şifa ile iyileştiremeyebilir. Bununla beraber, fitoterapi sayesinde ve sağlıklı beslenme ile hastalıklar kontrol altına alınabilir, semptomların hafif seyretmesi sağlanabilir ve hastanın yaşam kalitesini artırılabilir.

Fitoterapi yükselen yıldızdır ve bana göre sadece ve sadece doktorlar tarafından hastalara uygulanmalıdır. Bunun nedeni, doktorların akademik makalelere olan aşinalığı ve insan vücudunu diğer tüm disiplinlerden daha iyi tanımasıdır. Başka bir deyişle, bitkiler gerçekten iyileştirebilir ama yalnızca bilinçli ellerde.

İlaçsız Yaşam Mümkün mü?

Bu sorunun net bir cevabı yok çünkü aslında modern tıp ve alternatif tedaviler birbirlerini tamamlayıcı unsurlar. Başka bir deyişle, bazı alternatif tedaviler asla modern tıbbın sunacağı ilaçlı tedavinin yerini tutamaz. Çocuğunuzun ateşini alternatif yöntemlerle beş gün boyunca düşüremediğinizi düşünün. Biliyorum ki, pek çok anne daha ikinci günün gecesinde doktorun yolunu tutar.

Acil Sorunlarda Alternatif Tedavi Hiç Bir İşe Yaramaz

Alternatif tedavilerle ilaçsız yaşam mümkün mü
Alternatif tedavilerle ilaçsız yaşam mümkün mü

Özellikle acil sağlık sorunlarında, alternatif tedaviler hiç bir işe yaramaz. Oğlumuz sabah kalkınca durup dururken bayıldığında elimiz ayağımız birbirine girmişti, o anda yaşadığımız korkuyu tarif edemem. Hastaneye nasıl gittik, hastanede neler yaptık, hepsi çok hızlı oldu. İlk planda nedeni de bulunamamıştı. Saatlerce tahlil sonuçlarını beklemiştik. Böyle bir ortamda gözümüz doktorlardaydı, aklımıza alternatif tedavilerin “t”si bile gelmedi. Alternatif tedaviler, çoğu durumda hastalık ortaya çıkana kadar.

Alternatif tedavilerin modern tıbbın yerine geçemeyeceği durumlara dair başka örnekler de verebiliriz. Kolunuz kırıldığında, vücudunuzda derin bir kesik olduğunda, bildiğiniz tüm doğal ürünleri ve sağlıklı besinleri tükettiğiniz halde bir türlü geçmek bilmeyen kronik hastalıklarda…

Modern tıp, akut gelişen yani kısa sürede alevlenen ciddi hastalıklarda acil çözümü sunar. Alternatif tedaviler ise genellikle daha uzun sürelidir ve hastalığı önlemeye yarar. İleri düzeye gelmiş bir hastalıkta alternatif tedavi yöntemleri genel olarak hiç bir işe yaramaz. Bu nedenle, modern tıp her zaman alternatif tıbbın üstündedir. Kronik hastalıkların tedavisinde de bu durum genellikle değişmez.

Sağlıklı Beslenmediği Halde İlaçsız Yaşam Hedefleyenler

Bir de şöyle bir kesim var. Koruyucu hiçbir tedbir almadan, sağlıklı yaşamak için 6 altın kurala neredeyse hiç riayet etmeyen ve sadece hastalandığında bitkilere başvurup, modern tıbbı reddeden insanlar. Bu kişiler, dozlarını dahi bilmedikleri bitkilerden şifa bulmaya çalışıp çoğu zaman başarısız olur.

Sağlıklı yaşamak için gayret göstermeyen ve sağlıklı beslenmeyen kişilerin modern tıptan uzak durmaları doğru değil. Şayet bu kişiler, bitkilerin gerçek gücünü biliyor olsalardı zaten en baştan sağlıksız beslenmezlerdi.

Bu şartlar altında, kulaktan dolma bilgilerle doz ayarlaması yapmadan alternatif tedavilere yönelmeleri yarardan çok zarara neden olabilir. Tabii ki bir fitoterapi uzmanına gidebilirler ancak bu uzmanın aynı zamanda tıp doktoru olması gerekir.

Türkiye’de Modern Tıbbın Alternatif Tıbbı Kullanmaması, Küçük Görmesi Sorunu

Alternatif tıbbın ve alternatif tedavi yöntemlerinin çoğu zaman modern tıp camiası tarafından aşağılanması doğru değil.

Botanik kaynaklar ve bitkiler, insanların tedavisi için tıp literatürüne immünoterapi ve fitoterapi gibi isimler ile girmiştir. Buna rağmen, gerçek hayatta tıp doktorlarının büyük bir çoğunluğu alternatif tedavilere “kocakarı yöntemi” gibi bakar ve siz soru sorduğunuzda olması gereken tepkileri vermezler.

Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş, bu alanda saygı duyduğum ve yakından takip ettiğim aykırı doktorlardan biri. Kendisi yukarıda linkini verdiğim Yeşilay’ın sitesindeki yazıda, bir tip 2 diyabet hastasının ilaçlarla iyileşemediğini fark ettiğinde nasıl fitoterapiye yöneldiğini anlatıyor. Bu doktor gibi fitoterapi alanında çalışan az sayıda doktor var.

Dolayısıyla, modern tıbbın alternatif tedavi olarak gördüğü uygulama hizmetlerini, yine modern tıbbın temsilcisi doktorların eliyle almak mümkün. Tabii bulabilirseniz.

Acaba Sağlıklı Yaşamak için 6 Altın Kurala Uysak İlaçsız Yaşayabilir miyiz?

Blogta “Sağlıklı yaşamak için 6 altın kural” isimli yazımda da anlattığım gibi, belirli kurallara bağlı bir yaşam yolu çizersek ve hayatımızı tamamen doğal ve sağlıklı beslenmeye yöneltirsek, hastalıkları büyük oranda engelleriz. Ancak yine de hasta olabiliriz çünkü çevremizde her zaman kontrol edemeyeceğimiz çok sayıda değişken var.

Burada aklı karıştıran durum şu: Gerçekten doğal beslensek, tamamen sağlıklı besinler tüketsek, bağışıklığı güçlendiren besinlere odaklansak, sigara içmesek, alkol almasak, her gün temiz havada dolaşsak, spor yapsak, arada arındırıcı doğal ürünlerle vücudumuzu ağır metallerden, radyasyondan temizlesek, yine de hasta olur muyuz? hasta olsak da tamamen ilaçsız tüm hastalıkları atlatabilir miyiz? Belki.

Burada hatırlatmakta fayda görüyorum. Bir hastalığı ilaçsız atlatmaktan bahsetmiyoruz, ilaçsız koca bir yaşamı sürdürmekten bahsediyoruz.

Özetle, sorunun cevabı hem evet hem hayır. Eğer hastalığı önleyici tedbirler alarak tamamen doğal yaşarsanız ve vücudunuzu iyi tanıyıp ufak rahatsızlıklarınızda alternatif tedavilerden yararlanırsanız, belki bir ömür boyu ilaçsız yaşayabilirsiniz. Yani, ilaçsız yaşam mümkün. Biraz da şanslı olmanız lazım.

Ancak tamamen doğru beslendiğiniz ve sağlıklı yaşadığınız halde tüm hayatınızı ilaçsız geçirebileceğinizin garantisi yok. Bununla birlikte, sağlıklı yaşamı düstur edinmiş kişilerin, yüksek bağışıklıkları sayesinde hastalıkları daha hafif olacaktır.

Bu konu ile ilgili yasal çerçeveyi okumak isterseniz, “GELENEKSEL BİTKİSEL TIBBİ ÜRÜNLER YÖNETMELİĞİ” olarak arama yapınız. Yönetmeliğe şöyle bir göz attığınızda eczanelerde satılan bitkisel tıbbi ürünlerin, ne kadar zor ruhsat aldığını görebilirsiniz. Yazıda bahsetmediğim ama daha sonra anlatacağım Herbalistler bu açıdan güven telkin edememektedir.

Yasal uyarı

Sitede yer alan bilgiler tavsiye niteliğindedir. Hastalığınızın tedavisini internette aramadan önce lütfen önce doktora gidiniz. Bu sitede yer alan değerli bilgiler, temel olarak sizi hastalıklardan korumak ve bağışıklığınızı güçlü tutmak içindir. Hasta olduktan sonraki süreci tıp doktorları takip etmelidir. İlaçsız yaşam kısmı, doğruluğu kanıtlanmış genel bilgilerden veya yazıda ismini verdiğimiz doktorların tavsiyelerinden oluşur.

Şahsi fikrim

Alternatif tedavileri öğrenmeye çalışacağım. Ancak şunu iyi biliyorum. Alternatif tedavilerin olayı, gerçek bir hastalık başladığında bitiyor. Yani, hasta olana kadar alternatif tedavi teknikleriyle kendinizi koruyabilirsiniz ama hasta olduktan sonra hala bu tedavilerde ısrar etmenin anlamı yok.

Tamam doğal ürünlerle tedavi yapmaya çalışıyorsunuz da, suyun bile bir dozu var ve fazla içildiğinde sizi zehirler. İyileştireceğini bildiğiniz bu ürünleri ne dozda kullanacağınızı bilmiyorsunuz. Udi hindi iyidir tamam içeyim,  solunuma iyi gelir dediniz, içtiniz. Vücudunuzdaki gerçek sorunu dahi bilmiyorsunuz. Böyle bir tedavi şekli var mı? Yok. Ancak tamamlayıcı olarak kullanırsınız, gerçek tedavinin yerine yapamazsınız.

Son olarak herbalistler veya şifacı diye kendisini tanıtanların çoğu ne konuştuğunu bilmiyor. Bazı hastalıkları öyle yanlış bilgilerle tanımlıyorlar ki, teknik olarak anlattıklarının hiç bir bilimsel karşılığı yok. Hele ki doktorculuk oynayan aktarlar…

Okuma Önerileri

Ardıç Katranı Sabunu İncelemesi: Ardıç katranı sabunu tarzı, normalde ilaçla önerilen saç ve kaşıntı sorunlarına çözüm olabilecek doğal tedavi yöntemlerinden biri.

Zeytin ve Ev Yoğurdu – Her Gün Yemeliyiz: Alternatif tedavilerle ilgili bu uzun yazıyı okuduysanız zeytin ve ev yoğurdunun sağlıklı yaşamak için neden bu kadar önemli olduğunu öğrenmek isteyebilirsiniz.

Demir Eksikliği için Kaplamasız Demir Döküm Tava: Demir eksikliği bireysel olarak 20 yılımı almış bir sorun. Haliyle aklınıza gelebilecek her türlü ayrıntıyı araştırmaya çalıştım. Bu tavalar demir eksikliğimde işe yaradı, bu nedenle anlatmak istedim.

Demir Eksikliği için Neler Yapılabilir? Yine kronik demir eksikliğimden kaynaklı olarak tüm bilgilerimi derlediğim yazılardan biri. Sorun et sevmemem olsa da, bir şekilde sorunumu çözdüm sayılır. İlaçlardan da uzunca bir süre yararlandığımı itiraf etmem gerek.

Yorum yapın